Kayınçomun karısı Sabiha, Ankara’dan geçici görevle İstanbul’a gelecekti. Çalıştığı kurumun İstanbul’da misafirhanesi olmasına rağmen, karım dışarıda kalmasına kesin bir dille itiraz etti. Gelmeden epeyce konuşmuş ve bizde kalması için ısrar ederek ikna etmişti.
Ankara’da kalan kayınçom ise hem işi, hem de okula giden çocuklarından dolayı gelemiyordu. Bizim evimiz, işimiz ve ekonomik durumumuz oldukça müsait olduğundan, Sabiha da bizde kalmaktan memnun olmuştu. Evimizin banyolu konuk odasını ona vermiştik.
Sabiha artık gündüzleri işe gidiyor, akşam İstanbul trafiğinden yorgun argın gelip, kendini hemen banyoya attıktan sonra dinlenebiliyordu. Bizim için de değişiklik olmuştu.
Sabiha eğlenceli bir kızdı. Orta boyda, kumral, uzun dalgalı saçlı, ela gözlü, minik burunlu, kiraz dudaklı, düzgün bacaklı, sıkı yuvarlacık çıkık kalçalı, hafif bir göbeği ve oldukça iri göğüsleri olan, açık renkli ve kaymak gibi cilt yapısında birisiydi. Kiloları kasıklarından üst tarafına doğru fazlalaşıyordu, ama fazlalıkları hep de seksi yerlerinde toplanmıştı.
Akşam yemeklerinde ikişer kadeh içip, ardından televizyon ya da DVD izliyorduk. Evde iri göğüslü, kıpır kıpır, hoş bir dişinin varlığı beni yavaş yavaş etkilemeye başlamış, karımı sikerken bile Sabiha’yı siktiğimi hayal eder olmuştum. Az biraz pas verse sikecektim de…
Bana karşı sıcak kanlı, samimi davranıyor, anlattığım komik fıkralarda şuh kahkahalar atarak içimi titretiyordu. Akşamları onun istediği, sevdiği şeyler alıp geldikçe gözlerime tatlı tatlı bakıyor, kedi gibi yaklaşıyordu. Ama yine de bir cinsellik yaşanması için yeterli değildi bunlar…
Nihayet bir hafta sonu karım değişiklik olması için kendilerini yemeğe çıkarmamı istedi. Hemen kabul ettim. Akşam yemeği için hanımlar özenle hazırlandılar.
Karım, düzgün vücut hatlarına güvenerek, koyu renk pantolon ceket, içine de ipek bir bluz giymiş, özenle makyajını yapmıştı. Sabiha ise biraz fazla kilolarını saklamak için olsa gerek, desenli bol bir etek ve siyah bluz giymiş, kumral saçlarını lüle lüle omuzlarına salmıştı.
Bluzunun sınırlı yaka dekoltesinden görünen dolgun göğüslerinin başlangıcı kendisine seviyeli bir seksilik sağlamıştı. Açık teni ile koyu kıyafeti hoş bir kontrast yakalamıştı. O da özenli, ama hafif bir makyaj yapmıştı.
Canlı müzikli, seçkin bir yere gittik. Karım yanıma, Sabiha da karşıma oturmuştu. Uzun bir yemek ve içki faslından sonra hanımlar çakırkeyf olmuşlardı. Ben bu akşam harekete geçmeyi kafaya koyduğum için, daha az içip, ayık kalmaya gayret ederken, hanımların kadehlerini boş bırakmıyordum. Benim daha az içmemin bahanesi de araç kullanıyor olmaktı haliyle…
Bir ara karım dans etmemizi istedi. Kalktık, slow bir kaç parçadan sonra karım,
“Sabiha’ya ayıp olmasın, onu da dansa kaldır!” dedi. Masaya döndük. Sabiha,
“Biraz başım dönüyor, kalkmasam olmaz mı?” diye itiraz edecek olsa da, karımın ısrarı ile Sabiha’yı alıp tekrar piste döndüm.
Sabiha’nın bize geldiğinden beri hayallerimi süsleyen dolgun vücudu kollarımın arasındaydı şimdi… O da sanki bunu bekliyormuş gibi, kollarını doğrudan boynuma dolayıp,
“Çoktandır dans etmedim. Hem de içkiliyim, sen beni idare et biraz!” dedi gülerek… İşte buydu beklediğim, artık bahanem hazırdı.
Sabiha’nın nefis parfüm kokusunu içime çeke çeke dansa başladık. Vücutlarımız gitgide daha çok birbirine temas eder oldu. Bir süre sonra ikimiz de ilk anki tedirginliğimizi atıp iyice rahatladık.
O kadar ki, benim kazıklaşan yarağım onun kasığına sürtmeye başlarken, onun da iri göğüsleri göğüslerime sürtünüp duruyordu. Onun belindeki ellerim yavaş yavaş, ama taciz etmeden, sırtını okşuyordu. Sabiha ise bu temasları umursamıyor, hatta yardımcı olur görünüyordu. Başı omuzumda şarkı mırıldanıyordu.
Etrafımız kalabalıklaşmış, benim gayretimle biz ortalarda kalmıştık. Sabiha bu akşam çok eğlendiğini, bunun için bana minnettar olduğunu belirterek teşekkür etti. Karşılık olarak,
“Rica ederim, lafı bile olmaz, sen benim için çok özelsin!” diyerek, ortamın loşluğundan faydalanarak karıma farkettirmeden hafifçe yanağından öptüm. Tepkisi gülümseyip gözlerimin içine içine bakmak oldu.
Başını tekrar omuzuma koydu, belime sardığı kolunu biraz daha sıkıp bedenini bana biraz daha yapıştırdı. Biraz sonra başını kaldırıp kulağıma,
“Kocamla hiç bu kadar ayrı kalmamıştık!” diye mırıldandı. Nefesi sıcak bir solukla kulağımı, boynumu okşadı bunu söylerken… Daha beter tahrik oldum, sikim iyice sertleşti. Müziğin ritmiyle birlikte hareket ettikçe ayakta sevişiyor gibiydik sanki…
“Öyleyse senin için çok zor olmalı!” diye fısıldadım ben de… Seks yapma özlemiyle yanıp tutuştuğunu itiraf etmesi de ayrı bir tahrik konusuydu. Bu iş oluyordu. Ama karımı daha fazla yalnız bırakıp kuşkulandırmamak için,
“Oturalım mı?” dedim. Sabiha tam havaya giriyordu, biraz isteksizce de olsa,
“Peki!” dedi.
Biraz daha oturup, kahvelerimizi içtikten sonra kalktık. Eve geldiğimizde merdivenleri çıkmak için her ikisinin de koluna girmek zorunda kaldım. Havalar ısınmıştı artık, ben üzerimi değiştirip bir tişörtle altıma bir şort giydim.
Hanımlar da üzerlerine şort ve askılı birer bluzdan oluşan bol ve hafif ev kıyafetlerini giyip salona geldiler. Sütyenlerini de takmadıkları göğüs uçlarının belli olmasından anlaşılıyordu. Hele Sabiha’nın iri memeleri kumaşı davul gibi gererek, uçlarının iyice ortaya çıkmasına sebep olmuştu.
Çakırkeyif halleri devam ediyordu, dilleri biraz peltekti. En küçük espriye güler olmuşlardı. Ben de havaya girmiştim, müstehcen fıkralarla ortamı kahkahaya boğuyordum.
Yatmadan cila olması için hepimize buz gibi birer bira koydum getirdim. Tabii, karımınkine yedi damla uyku ilacı karıştırarak…
Biraların bitmesinden onbeş dakika sonra karım oturduğu yerde uyumaya başladı. Onu yatağa götürüp yatırdım. Derin derin uyumaya başlamıştı. Emin olmak için sarsmama rağmen uyanamıyordu.
Ama salona döndüğümde moralim bozuldu. Sabiha da kanepenin arkasına yaslanmış olarak uyuklamaya başlamıştı. Anlaşılan bu gece Sabiha’yı sikme emelime kavuşamayacaktım. Moral bozukluğu ile,
“Hadi Sabiha, sen de yatağına git artık!” dedim. Gözlerini açamadan anlaşılmaz bir şeyler mırıldandı.
“Anlaşılan sana da uyku bastı, tek başına gidemeyeceksin. Dur ben sana yardım edeyim!” diyerek, kolunu boynuma atıp odasına kadar adeta sürükleyerek götürdüm.
Bu arada tuttuğum yerlerini, belini, kalçalarını okşuyordum. Odaya girince yatağının üzerine oturttum. Gözleri kapalı sallanıyor, hemen yatmak istiyordu.
“Hadi bakalım, sana iyi geceler!” diyerek önce yanaklarından öptüm, sonra dayanamayıp dudaklarını öpmeye başladım.
Dans ederken hafif okşamalarımı ve yanağına kondurduğum öpücüğü tebessümle karşılamasına, hatta davetkar bakışlarına rağmen, beklemediği bu öpücüklere karşılık kadınca bir içgüdüsel tepki ile başını çevirip kurtulmaya çalıştı.
“Hadi Sabihaa! Bırak kendini bebeğim… Öpeyim seni, bırak… Sen de sevişmek istiyorsun tatlım…” diye fısıldayarak ikna etmeye çalışıyordum ben de…
Çenesinden tutup dudaklarımı dudaklarına yapıştırarak derin derin öpmeye başladım. Elleri ile başımı uzaklaştırmaya çalışıyor, ama alkolün etkisi ile başarılı olamıyordu.
Önce yüz verip şimdi de reddetmesi egomu kırmış, beni hırslandırmıştı. Yatağa sırtüstü devirerek, her iki kolunu başının üstüne doğru gerip, sol elimle de bileklerinden tutarak, yatağa yapıştırdım. İri göğüsleri top top gerilmişti.
Bacaklarını da ayırarak arasına girip üstüne abandım. Artık tamamiyle hareketi kısıtlanmış, ağır gövdemin altında hapsolmuştu. Şortumu delecek gibi duran yarağımı amının üstüne denk getirip, ileri geri sürtünmeye başladım.
Sabiha kendini kurtarmak için uğraşıyor, çıplak bacakları sağımda solumda sallanıyor, ama bu cılız kıvranışları benim içimdeki ona sahip olma hislerimi iyice besleyip büyütüyordu.
Boynunu, çenesinin altındaki tombul gıdısını ve omuzlarını öpmeye başladım. Oradan dolgun koltuk altlarına inip, hafif dişleyerek emdim. Sabiha gözlerini açamadan,
“Hayır, olmaz… Hayır…” diye mırıldanıyor, bedenini benden uzaklaştırmaya çabalıyordu.
Fakat onu dinleyecek halde değildim. Adeta vahşi bir hayvana dönmüş, kendimi ona sahip olma arzusunun büyüsüne kaptırmıştım. Altımda kıvrandıkça içimdeki ateşi de büyütüyordu.
Dilimi boynu üzerinde dolaştırarak yeniden yüzüne ulaştım. Burnunu, yanaklarını, kulak memelerini yaladım. Kulak memelerini yalarken karşı koymaları azaldı. Dilim kulağının etrafında dolanıyor, arada sıcak nefesimle birlikte deliğine girip çıkıyordu. Dişlerimi hafif hissettirerek kulak memelerini emmeye başladım, itirazları iyice kesildi.
Artık direnmiyor, sanki olacakları kabullenmiş gibi görünüyordu. Direnmekten yorulmuş ellerini serbest bıraktım. Şimdi ellerini beni uzaklaştırmak için kullanmıyordu. Kulak memelerinin emilmesiyle iyice gevşemişti.
Boynunu ve çenesini öpücüklere boğarak, emerek geldiğim dudaklarını tekrar emmeye, dilimi ağzının içinde dolaştırmaya başladım. Dilimin ağzında dolaşmasına itiraz etmiyor, ama karşılık da vermiyordu. Gözleri kapalı, sanki istediklerimi yapmama izin vermişti.
Üst giysisini yukarı sıyırıp, memelerini avuçlayarak, öpücüklerime devam ettim. Boynunu yalayıp, çenesinin altını uzun uzun emerken, ellerim de bacaklarını okşayıp, kalçalarını avuçluyordu.
Biraz sonra da üzerinden kalkıp, şort ve tişörtten oluşan giysilerini çıkarıp attım. Siyah bir külotla kalmıştı. Gözleri kapalı derin derin inliyordu. Göğüsleri iri iri yayılmış, loş ışıkta olduğundan daha diri görünüyorlardı.
Göbeğinin tümsekliğinden itibaren yukarı doğru başlayan tombulluğu benim gibi iri kadınlardan hoşlanan birisi için oldukça tahrik ediciydi.
Bir süre bu lekesiz, temiz ciltli, kaymak gibi bembeyaz vücudu, düzgün bacaklarını, göbek çukurunu seyrettim. Nedense cildi bende 'Krem Şanti’ çağrışımı yapmıştı. Artık bu kaymak gibi vücut bana aitti, saatlerce her istediğimi yapabilir, istediğim kadar sahip olabilirdim.
Sonra ben de soyunup, yatağın kenarına diz çökerek bacaklarına yumuldum. Hiç acele etmeden, dizlerinden kasıklarına kadar olan bölgeyi uzun uzun yaladım, emdim. Sonra yukarıya yönelerek dilimi bacaklarının üzerinden ve kasıklarının yanlarından boylu boyunca gezdirerek tombul göbeğinin çukuruna ilerledim.
Burayı uzun uzun yalayıp emdim. Bir taraftan da sol elimle memelerini, diğeriyle külotunun üzerinden amını okşuyordum. Amının okşanmasına bacaklarını açıp kalçalarını oynatarak karşılık vermeye başladı.
Dilimi göbek çukuruna sokup çıkardıkça hoşlandığını belli edercesine hafif hafif inliyordu.
Daha da yukarı ilerledim ve düzgün biçimli, iri ama iki çocuğa rağmen halen dolgun duran göğüslerine bir süre iştahla baktım. Bembeyaz ve pürüzsüzdü, meme başları pembe pembe bana göz kırpıyordu.
İki elimle göğüsleri yanlardan bastırarak nazikçe avuçladım ve ağır ağır yoğurdum. Ardından onları arzuyla yalamaya başladım. Sabiha’nın inlemeleri artmıştı. Gözleri tamamen kapalıydı, ama meme uçları iyice sivrilmişti. Dilim bir fırça gibi uçlarda gezindikçe nefes alıp verişleri hızlandı.
Göğüslerini iki yanlarından sımsıkı kavrayarak, sivrilttiğim meme başlarını hafifçe ısırarak emmeye başladım. Yüzümü göğüslerine sürterek, koklaya koklaya, aç bir bebek gibi dakikalarca somurdum.
Belki de biraz canı yanan Sabiha gözlerini açamadan kıvranmaya, inlemeye devam ediyordu. Sesinin daha çok yükselmesinden çekinerek, öperek susturmayı denedim. Bu kez öpücüklerime o da karşılık verdi. Ve çılgınca öpüşmeye başladık. Dillerimiz dans ediyor, birbirimizin dudaklarını emiyorduk.
Dudaklarımı Sabiha’nınkilerden güçlükle kurtarıp, külodunu acele etmeden yavaşça sıyırıp ayaklarından çıkardım, bir hediye paketini açar gibi… Bu geceyi daha sonra anımsamak adına, her şeyi, her anı beynime kazımak için slowmotion yaşamak istiyordum.
Amının dudakları ve çevresi özenle temizlenmişken, kanatların başladığı yerden üstte kalan tarafı ise, iki parmak eninde bir şerit şeklinde açık kahverengi tüylerle kaplıydı. Sanki kasıklarından amına giden yolu gösteren bir işaret çubuğu gibi.
Tanrım, Sabiha’nın o evcimen görünüşünün altında, bedenine özen gösteren, dişiliğini önemseyen ve karşısındakini tahrik etmek için öne çıkaran biri vardı demek ki!
Tüylü bölgesini parmaklarımla okşayıp, dolgun, etli amına kısa bir süre baktıktan sonra, bacaklarını iyice ayırarak başımı arasına gömdüm. Amını, salyalarımı akıta akıta boydan boya yalıyor, klitorisini ve kanatlarını ağzıma doldurabildiğim kadar emiyordum.
Kalın dudaklı, ağız dolduran harika bir amı vardı. Ben yaladıkça titriyordu. Sabiha iki doğum yapmıştı, ama sezeryan doğumlar yaptığından, kasığındaki doğum kesiğinden başka amında en ufak bir deformasyon yoktu. Bakire bir genç kız amından farksızdı.
Bir süre amının her noktasını yalamaya devam ettikten sonra, bacaklarını dizlerinden yukarı doğru kırıp, dilimi amının içine sokup sokup çıkarmaya, onu adeta dilimle becermeye başladım. Islak amının içi fırın gibi yanıyordu.
Başını arkaya atarak iyice kasılan Sabiha, artık açık seçik ve yüksek sesle inliyor, başımı elleriyle içine doğru bastırıyordu. Benim salyalarımla, Sabiha’nın amından sel gibi boşalmaya başlayan zevk sıvıları birbirine karışıyordu. Amının kızışmış dişi kokusu daha beter afrodizyak etkisi yarattı bende…
Yaklaşık on dakika sonra ben de yatağa ters uzanarak, 69 pozisyonuna geçtim. Sol başparmağımı köküne kadar amına sokup çıkararırken yalamaya devam ettim. Yarağımın başını ıslak ve hafif ayrık olan dudaklarına değdirdim, elini tutup yarağıma götürdüm.
Yarağımı büyük bir ustalıkla kavrayan Sabiha bir an sonra başını yalamaya başladı. Kalın yarağımı bir yandan ustaca avuçlarken, yarağımın irileşmiş kafasını ağzına alıp emiyordu.
Ufff… Kadın içkiden sızmış vaziyetteyken bile harika sakso çekiyordu. Dilini sikimin teninde hissettikçe zevkten kuduruyordum. Anlaşılan kayıbirader iyi yetiştirmişti karısını…
Artık ikimiz de fena azmıştık, birbirimizi emiyor, yalıyor, inliyorduk. Sabiha sanki uyanmaya çalışıyor da bir türlü gözlerini açamıyor gibiydi. Yaşadıklarının gerçek mi, yoksa rüya mı olduğunu, kiminle seviştiğini anlayamıyordu sanki… Belki de kendisini kocasıyla sevişiyor sanıyordu.
Beş dakika süren bu şehvetin sonunda Sabiha’nın şiddetli kasılmalar ve vahşi iniltilerle üst üste orgazm olması neredeyse benim de boşalmama sebep olacaktı. Doğrulup,
“Umduğumdan da tatlıymışsın aşkım, dur bakalım bu henüz başlangıç, daha ne zevkler yaşatacağız birbirimize!” diye fısıldadım kulağına…
Beni duyup duymadığı belli değildi. Cevap veremedi, ama kısık sesle inlemeye devam etti. Nefesi biraz normalleşince, Sabiha’yı yüzükoyun çevirdim. Vücudu arkadan da çok seksi görünüyordu. Dışa çıkık sıkı kalçaları iki adet top gibi duruyordu.
Ensesinden başlayarak aşağıya doğru tüm sırtını, belini, kalçalarını, bacaklarının ve dizlerinin arka taraflarını, baldırlarını öperek, emerek, yalayarak, ısırarak ilerledim. Ayak bileklerini, topuklarını uzun uzun öptüm.
Tombul ama tertemiz pedikürlü parmaklarını emdim. Acele etmeden yukarıya ilerledim ve Sabiha’nın günlerdir beni delirten o sımsıkı yuvarlak poposunu ısıra ısıra öpmeye başladım.
Belden yukarısı yatakta kalıp dizleri yere temas edecek şekilde, bacaklarını yataktan aşağıya sarkıttım. Bacaklarını biraz yanlara açtım. Dizlerinin üzerinde domalmış bir pozisyon almış, yuvarlacık poposu gerilerek iyice ortaya çıkmıştı.
Yuvarlak top top kalçalarını avuçlayıp ayırdım. Amı zevkten sulanıp kabarmış, iri bir midye gibi duruyor, hemen üstündeki küçücük kahverengi göt deliği de büzülmüş, mahçup mahçup bana bakıyordu.
Tişörtümü alıp, götünün deliğini iyice sildim, sonra ağzımı yapıştırıp büyük bir zevkle emmeye başladım. Dilimi çıkarabildiğim kadar çıkarıp deliğin üzerine yapıştırıp fırçaladım.
Bir süre salyalarımla iyice ıslatıp, kaslarının gevşemesini bekledim. Sonra ellerimle kalçalarını iyice araladım ve dilimin ucunu götünün deliğine soktum. Sabiha şiddetle inledi,
“Mmmm…! Çok güzel..!” diye mırıldanırken kalçalarının etleri şehvetle kasılıyordu.
“Sessiz ol tatlım… Sesimiz duyulacak!” diyerek dilimle göt deliğini sikmeye devam ettim. Bir yandan da işaret ve orta parmaklarımı amına sokup çıkarmaya başladım.
Dilimi göt deliğine soktukça Sabiha inliyor, titreyerek dilimin daha derinlere girmesini sağlıyordu. Yalama tempomu iyice arttırdım, artık hem amını hem götünü emiyor, dil atıyor ve bızırını dişliyordum.
İyice azan Sabiha kalçalarını havaya kaldırıyor, deli gibi sağa sola sallıyordu. Birden inleyerek titremeye başladı, çok şiddetli orgazm oluyordu…
Titremeleri bitip nefes alışları da düzelince, onu tekrar yatağa alıp sırtüstü çevirdim. Belinin altına yastık koyarak amını ve götünü iyice ortaya çıkarttım. Sonra yukarı kayıp dudaklarına yumuldum, zevk sarhoşu tombulum, beni vahşice öpüyor, dişliyordu.
Ben de başparmağımı köküne kadar amına, orta parmağımı da iyice ıslanmış ve gevşemiş göt deliğine inlete inlete sokarak o kocaman memelerine yumuldum yeniden…
Büzüğünün girişindeki ilk kaslar bir sıkışıp bir gevşiyor, parmağıma alışmaya çalışıyordu. Başparmağımla amından aldığım sıvıları göt deliğine sürüp, girişi iyice kayganlaştırdım.
Artık orta parmağım rahatlıkla dibine kadar götüne girmiş, Sabiha’nın iki deliği de dolmuştu. Amındaki başparmağımla götündeki orta parmağımı hissediyordum.
Onu tekrar tahrik etmek istiyordum. Memelerinin sivrilmiş başlarını emiyor, oradan göbeğinin çukuruna dilimi sokuyor, sonra yukarı çıkıp boynunu, kulaklarını, hatta kolunu yukarı kaldırıp koltuk altlarını emiyordum.
Koltuk altlarındaki hafif ter kokusu bile çok tahrik ediciydi. Parfüm kokularından daha fazla dişiliğini vurguluyor, beni hepten azdırıyordu. Sabiha bedenine yapılan bu çılgın saldırıya dayanamadı yine, açık seçik ve yüksek sesle inlemeye başladı.
“Hadi… Sik beni… Nolur sikkk!” diye söyleniyordu.
Sevişmeye başlayalı kırkbeş dakika olmuş, artık yarağım çatlayacak hale gelmişti. Bacaklarını omuzuma alarak yarrağımı köküne kadar amına soktum. Ve girip çıkmaya başladım.
Belimden aşağısı bir şimendifer gibi hedefine doğru çalışıyordu. Yarrağımın başına kadar dışarı çıkarıp, sonra dibine kadar köklüyordum. Ben girip çıktıkça, iri memeleri, göbeği kıpır kıpır oynuyordu. Yüzünü sanki acı çekiyormuşçasına buruşturuyor, başı sağa sola ve geriye kasılıyordu.
Omuzlarımdaki bacaklarını, ağzıma aldığım ayak parmaklarını emmeye başladım. Erken boşalmadan, bu sevişmenin mümkün olduğunca uzaması için, kendimi kontrol ediyor, büyük bir zevkle içine girip çıkıp, girip duruyordum…
Sonra tekrar yüzü koyun çevirip, bacaklarını ayırarak kazık gibi olmuş ıslak yarağımı tekrar amına sonuna kadar soktum. Sabiha küçük bir çığlık attı ve kendini tatlı tatlı esnetmeye başladı. Bacaklarını birleştirip ata biner gibi kalçalarının üzerine oturdum.
“Nasıl, hoşuna gidiyor değil mi? Artık biraz da benim istediklerim olsun!” diyerek ritmik hareketlerle kalçalarının üzerinden içine doğru gidip gelmeye başladım.
Zevkten kudurmuştum. Yuvarlak taş gibi poposunun kasıklarıma teması harikaydı. Üzerine uzanıp, ele sığmayan iri göğüslerini alttan avuçlayıp, tüm gücümle yüklenmeye devam ettim.
İyice irileşip kemikleşmiş yarağım Sabiha’nın alev almış amına bir makine disiplininde girip çıkıyor, kasıklarımın kalçalarına her çarpışından çok tahrik edici sesler çıkıyordu. O da altımda kıvranıyor, kalçalarını ileri geri oynatıyordu.
Ama bu işin de bir sonu vardı elbet… Sona doğru yaklaştığımı anlayınca içinden çıkmadan Sabiha’yı yan çevirdim, dizlerini karnına doğru çekip kaşık pozisyonunu aldım.
Şimdi, kalça kemiğimi vücudumun ağırlık merkezi yaptığımdan, çok daha rahat, bir piston gibi girip çıkıyor, atak üstüne atak yapabiliyordum. Sabiha’nın başı sağ kolumun üzerindeydi. Sol elimle memelerini avuçlayıp, karnını ve kasıklarını okşarken, boynunu ve kulaklarını aralıksız emiyordum…
Tempomu ne kadar azaltsam, işi ne kadar yavaştan alsamda, uzun süre dayanılacak bir durum değildi bu. Kısa süre sonra nefes alıp verişlerimiz iyice hızlandı, tüm bedenim elektriğe kapılmış gibi kasılarak, boşalmaya başladım.
O da benimle birlikte orgazmın doruklarına tırmanıyor, inlemeleri odada yankılanıyordu. Ben ise zevk haykırmalarımın dışarıdan duyulmaması için başımı Sabiha’nın lüle lüle kumral saçlarına gömdüm. Bu şekilde titremem bir iki dakika devam etti.
Bu ilk postaydı. Dinlendikten sonra sikmeye devam ettim.
O gece Sabiha’nın orgazm inlemeleri sabaha kadar sürdü. Vücudunda yalanıp emilmedik bir santimetrekare yer kalmadı. Sabaha karşı, Sabiha’nın tüm vücudunu temizledim, giysilerini özenle giydirerek yatırdım…
Ertesi gün öğleye doğru uyandık. Kahvaltıda, biraz garip bir durgunluğu vardı Sabiha’nın… Karım durgunluğunun sebebini sorunca, gözlerini kaldırıp bana baktı bir an…
“Bilmem… Sanırım içkiyi fazla kaçırdım dün gece… Çok garip rüyalar gördüm…” dedi.
Belki de gece ona yaşattığım zevklerin rüya olduğunu sanıp, ne kadar gerçekçi olduklarına şaşırıyordu.